10 Nisan 2023 Pazartesi

Latmos Ultra-45K DNF @ 21K


Bu yazıyı yazıp yazmamak ve yazarken parkura mı sürece mi odaklanmak gerektiği hakkında çok gelgitlerim oldu ve hala oluyor. 

DNF(bıraktı/bitiremedi) kararı alma konusunu çok ama çok kısaca özetleyip parkuru ve yarış deneyimini anlatmayı tercih ettim. Yazıya bu sırayla devam edeceğim. 

Çok uzun ağlamaya gerek yok. Antrenman bu işin önemli bir parçası. Geçen sene, sakatlık ve ağrılarla sonuçlanan yükleme dönemlerim, bu sefer ağrısız ve sakatlıksız bitti. Fakat en yoğun  haftamdan sonra başlayan ve yarışa kadar geçiremediğim bir grip/nezle musallat oldu. Yarış sabahı önce başlamamaya sonrasında tutunabildiğim kadar devam etmeye karar verdim. 10 km tutunabildim. Koşuya ilk başladığımda bu tür durumları şanssızlık olarak nitelendiriyordum; fakat şimdi biliyorum ki, stratejik bir hata yaptım ve bedelini ödedim. 

Yarışa dönecek olursak:

Binaların ve asfaltların içinde geçen kısacık bir ömrümüz var. Bazı yerler, alıştığımız görüntülere o kadar aykırı ki, absürtlükleri bizleri büyülüyor. Dalyan, Ege koyları, Patara, Karadeniz yaylaları, Cilo, Şavşat, Tazı Kanyonu, Kapadokya ve adını sayamadığım birçoğuna ülke olarak sahibiz. Bafa da bunların arasında en az bilinenlerden. Fotoğraflarla gözle görünenin tam olarak uyuşamadığı, bu yüzden de dilden dile anlatılabilen mucizevi bir coğrafya Latmos Dağı. Alanya Ultranın bu sene düzenlenmemesi üzerine pek üzülmedim açıkçası. Hatta, outdoor merakımın başladığı Kapıkırı köyüne yarışmaya gitme fırsatı yakaladığım için sevindim.

Yarış sabahı yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı çok tedirgin ve gergin bir şekilde  start çizgisinin etrafında ısınmalara başlıyorum. Bugünkü mottom "fake it 'till you make it" (gerçekten olana kadar sahtesini uygula). Suratım hep güleç.

Yarış göl kenarından başlıyor. Çok kısa bir göl kenarı segmentinden sonra bir ahırın yanından içeri Karia yoluna giriş yapıyorsunuz. Biliyorum ki bu arada geçen sürede biraz önlerde yer bulmazsam uzun bir kuyruğun içinde bulabilirim kendimi. Bu yüzden olması gereken nabzın biraz üstünde koşuyorum ve planladığım gibi bir sıralamada yer buluyorum. İçeri girdiğimiz andan itibaren yükselişimiz başlıyor. Bunu baştan söylemek lazım, işaretler çok iyiydi. Fakat işaretlemelerin çok iyi olmasına rağmen kaybolma ihtimaliniz hep bulunuyor. Bu parkurun özelliği bu. Her zaman pür dikkat yolu takip etmelisiniz. Yokuş yukarı çıkarken şansımıza Ayhan Esen ekibe liderlik yapıyor ve uzun bir süre hiç yoldan çıkmadan ilerliyoruz. Yarışın ilk 10 kmsindeki çıkışlar Karia uygarlığının bize mirası olan taş döşeme yollardan çıkış. Mümkün olduğunca ve düzlük buldukça koşmak gerekiyor. Çünkü inişlerde koşmanız gerekecek ve inişler haritada gördüğünüz gibi değil. Eğer sürekli yürürseniz yokuş aşağı koşmaya hemen adapte olmak zor gelecektir.

Yoldan gidiyoruz dedim, fakat bu yollar pürüzsüz basamaklardan oluşmuyor. Neredeyse tamamen single track ve bastığınız hiçbir adımın eşit olmadığı bir zeminde ilerliyorsunuz. Fakat yükseldikçe(yarış esnasında bakmak zor olsa da) kaçamakça etrafa attığınız bakışlarda birbirinden güzel manzaralar size eşlik ediyor. 

7.kmye kadar olan çıkış bittiğinde 10.kmye kadar koş yürü yapabileceğiniz bir segmente giriyorsunuz. Burada nabzınızı güzel bir şekilde ayarlamak iyi bir strateji olabilir. kendi adıma ilk 7 kmde nabzım normalde olması gerekenden 5-6 birim  yüksek devam ediyordu ve hastalık dolayısıyla bunu normal gördüm. 7-10 arasında ise artık işler çok ters gitmeye başlamıştı.

7-10 arasında bazı inişler  ise parkurun inişleri hakkında size fikir vermeye başlayacaktır.  Kaygan zeminler, yuvarlanan kayalar vs. Aslında bence çok keyifli ve eğlenceli. Hatta stratejimi bu kısımlarda hızlı ilerleyip güzel bir sonuç almak üzerine kurmuştum. Bu parkur için en önemli yetenek teknik iniş yeteneği. Bu segmentte gördüğünüz inişler ise sadece fragman, asıl inişler sonrasında başlıyor.

Sonra uzun bir çıkış başlıyor. İlk kez gerçekten bir ormanın içerisindesiniz. kayalar azalıyor. Aslında Karia yolu yine var ama yer yer görünüyor, bir kısmı gömülmüş. Dimdik bir çıkış var en sonda. Sanırım burası 13-14 km arasına denk geliyor. Sallantıda olan performansımı hala koruyabildiğime inanamıyorum. Bir yandan da kendimi kandırmaya başlıyorum. 1350 metre çıktım ve bundan sonrasında nabızı toparlarsam, hedeflediğim süreler olmasa bile, iyi bir süreyle yarışa bitirebileceğime inanıyorum.

İnişe geçiyoruz, gerçeklerle yüzleşme vakti. Ne nabız düşüyor, ne de inişte yakalamam gereken akışı yakalayabiliyorum. Şunu da söylemeliyim, zor bir iniş; fakat hayatımın en keyifli inişi aslında. Sırf bunun için bir daha gelinir. Altımdan kayan kayalar, düşme tehlikeleri, mükemmel manzaralar. 

Sonrasında daha yumuşak bir zemine geliyoruz ve bol bol su geçişleri. Performansım düşmeye devam ediyor. CPye güveniyorum. Besleneceğim ve geçecek değil mi?

Bağarcık köyüne yaklaşıyoruz. Hayatımda ilk defa Bağarcık köyüne gittim. Bağarcıklıların haberi yok ama bence dünyanın en güzel yerlerinden birinde yaşıyorlar.

Bu son dakikalarda iki farklı grup tarafından geçiliyorum. Biraz moralim de bozuluyor tabii. CPde kesin bırakıyorum diye karar alıyorum. Derken fotoğraflar çekilmeye başlıyor. Fotoğrafçıların iletişimleri  o kadar mükemmel ki gaza geliyorum. 

CPde hemen yakıt ikmalimi yapıp yola devam ediyorum. Önce bir tempo belirliyorum, sonra bir tık altı, sonra bir tık altı... 20 km civarındayız, bir gün önce yağmurun da etkisiyle Karadeniz yaylaları efektli bir tırmanışa başlıyoruz. Performans düşmeye devam tabii. 21de pes ediyorum. CPdeki yakıt ikmali de beni kurtarmadı. 3.cpye de varabilirdim fakat ulaşım ve servis bulma konusunda 2.CPde daha şanslı olacağımı düşünüyorum. Geri yürüyüşüm başlıyor. 

Yarışmacılarla yüzyüze geliyorum, tabii onlar da iyi niyetle bir sorunum olup olmadığını soruyorlar. Ama bunu bir yarışmacı iki yarışmacıya anlatıyorum da her yarışmacıya anlatmak zor geliyor. Yanda bir asfalt yol görüyorum ve oraya girip yer yer koşarak Bağarcık köyüne dönüyorum.

Latmos Ultra içimde ukte olarak kaldı. Yarış kesinlikle zor bir yarış. Görsellik olarak bence Kapadokya da dahil Türkiye'nin en güzel yarışı. Bu parkurda neden yarışmalısınız? Çünkü parkuru işaretlerle bile takip etmesi çok zor. GPX indirip hadi parkura gireyim demenin zor olacağı bir yer Latmos. Bir organizasyon içinde bu parkuru bitirmek bu yüzden çok daha sağlıklı. Organizasyon konusunda teşekkür etmek dışında söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Her şey çok güzeldi.

Diğer yarışmacılardan dinlediğim kadarıyla, bıraktığım yerden sonra önce çıkışı tamamlayıp sonra yine tehlikeli teknik inişlerle bitişe kadar ilerliyorsunuz, coğrafya değişiyor fakat parkur size farklı güzellikler gösteriyor. Umarım bunu bir başka yarış raporunda sizlere birinci ağızdan anlatıyor olurum.

Sağlıkla ve sporla kalın.

Kutupayısı Sapanca Ultra - SMT 40k

 Geçtiğimiz sene ilk kez katıldığım Sapanca Ultra'ya bu sene katılırken, kendimi aynı yarışta sınayabileceğim bir yarış olması, İstanbul...