8 Mayıs 2023 Pazartesi

Gebze 27K Hannibal Koşusu


 

Denizli Göleti daha öncesinde bir kere gittiğim ve doğasını beğendiğim bir yerdi. Bu nedenle aklımın bir köşesinde Gebze Ultra'ya katılım sağlamak hep vardı. Normalde, yarıştan bir hafta öncesinde İstanbul Yarımaratonu olduğu için bu sene de pas geçecektim. Sonrasında İBB Spor organizasyonlarında bitmek bilmeyen şanssızlıklar(!) silsilesi yine yeni yeniden beni bulunca yarımaratona katılmamaya son anda karar verip, bari kendime başka bir yarış bulayım dedikten sonra ani bir kararla Gebze Ultra'nın 27 kmlik parkuruna kaydoldum.

Kısaca yarış öncesini anlatmak gerekirse, Latmos sonrası antrenmanlarımı hacim ve yoğunluk olarak azalttığım bir dönemde yarıştım ve yarış için kafamda net bir hedefle gelmemiştim. 

Yarış sabahı çok erkenden uyanıp yağmurlu yollardan geçerek göl kenarına ulaştım. Bir gece önce araçlar organizasyon alanına ulaşsın diye yol yapılmış. Büyük efor. Organizasyon alanına yakın park yerleri ben geldiğimde bomboştular. Çamurlu ve yumuşak zemin bana pek güven vermediği için yol kenarında bulunan bir yere park ettim. Kitimi sorunsuz bir şekilde aldım. Bir önceki gün, zorunlu malzeme eksikliği durumunda diskalifiye olmayacağı açıklandığı için, iki adet el matarası, acil durum battaniyesi, kolluk ve tshirt ile yarışa girmeye karar verdim. Yağmurluk giymek istemedim, 2.5 saatlik bir aktivitede eğer hava çok soğuk değilse bir üst katmanın yarardan daha çok zararı olacağını düşünüyorum.

Yarış saati yaklaşıyor, fakat hava kesintisiz yağıyordu. Sonrasında organizasyon, CPlere malzeme götüremediği için erteleme anonsu verdi. Normalde 7.30da başlamamız gerekirken 8.00de başladık. Açıkçası çok da iyi oldu. Yarışa başlamadan önce küçük bir ısındım, start alanına geldim, tanıdık yüzler görüp sohbet ettim ve 55kmcilerden yaklaşık 15 dakika sonra koşmaya başladım.

Yarışı genel olarak üç bölüme ayırabiliriz. İlk bölümde göletin kenarında single tracklerden ve çayırlardan geçtiğimiz 7 kmlik bir parkur var. Kendimi bu bölümde rahat tutmaya özen gösteriyorum. Bu bölüm çok küçük iniş ve çıkışlarla geçiyor. Bu seneye özgü olarak bazı inişlerde belime kadar suya girmem gerekiyor. Yağan yağmurun oluşturduğu çamurlu zeminden dolayı kayan düşen çok oldu. Bence bunların hepsi bu sporun güzellikleri. Tabii ciddi sorun olabilecek düşüşlerden değildi benim gördüklerim. Bu sektörde kısa bir sürede bizden önce yarışa başlayan 55kcılara yetişiyorum ve yollarımız ayrılıncaya kadar onlarla birlikte parkura devam ediyoruz.

Single track bir noktada bitiyor ve arabayla girdiğimiz geniş yol üzerinden önce baraj duvarı(inşaat mühendisleri beni affetsin) üzerinden geçip, sonrasında  tekrardan bir kısa single trackin içine daha girip, gölün etrafını tamamlıyorum ve 7.km ile birlikte parkurun ilk kısmını bitiriyorum. Burada bu çamurun içinde vaporflylarla yarışan bir yarışmacıya denk geliyorum. O an çok işkence çekiyor, biliyorum. Ama birazdan onun seçiminin işe yarama ihtimali de yüksek.(işe yaradı) 

İkinci sektör uzun bir tırmanışla başlıyor. Buradaki "uzun" ve "tırmanış" kelimeleri çok göreceli. Her ikisi de irtifa kazanımı seven patikacıların dişinin kavuğuna yetmeyebilir. Yine de parkur kısa olduğu için hızlı çıkmaya çalışıyorum ve nabız biraz yükseliyor. Yarış boyunca yokuşlar, benim geçişlerimi yaptığım ya da arkamdakilerden kendimi kopardığım yerler oldu. 8de Cpyi geçiyorum. Yarış boyunca içlerinde karbonhidrat tozu olan su mataralarım dışında hiçbir şey kullanmadığım için CPlerde ne olup ne olmadığıyla alakalı hiçbir bilgim yok.

9'da meşhur köpeği(sanırım 55knın birincisine zor anlar yaşatmış) de geçip ormanın içine adımımı atıyorum ve yarış öncesi arkadaşım Mehmet'in tam da dediği gibi 10da düzlüğe ulaşmış oluyorum. Buradan sonrası daha çok iniş olan ama inişli çıkışlı 6,5 kilometreden oluşuyor. Yarış öncesi taktik yapmadığım için, bu kısmı da başlangıçtaki eforumla koşuyordum ki, çok kısa sürede üç kişi tarafından geçildim. E gücüm de var, neden vites arttırmıyorum ki?

Bir tık yükseldim, bu benim yerimi korumaya başlamamı ve önümde koşanları kaybetmememi sağladı. Orman içi yolunda gidilen bu kısım, yüksek pacelerde koşmaya gayet elverişli. 

17. km civarı sağa dönüyoruz ve yoldan ayrılıp, yangın yolu üzerinden bir inişe başlıyoruz. Hız iyice artıyor. Burası dik sayılır bir iniş. Çok daha fazla iniş çalışmalıyım diyorum içimden. Çünkü önümdeki yarışmacıları göremezken arkamdaki ayak sesleri artmaya başlıyor. 

Yokuş bitiyor ve tekrar düz yola çıkıyoruz. Bence çok kafa karıştırıcı bir işaretlemeye denk geliyorum. aşağıya vadiye mi inmeliyim, yolda sağa mı sola mı gitmeliyim tam anlayamıyorum. Arkamdan gelen kişi ile bir şekilde buluyoruz. Tabi biraz zaman kaybı oluyor. 

Yarışın son kısmı ise yine düz sayılabilecek çamurlu bir yolda,  ufak ufak indiğimiz, yer yer çıktığımız bir sektör. Burada diğer yarışmacıların yorulduğunu görüyorum. Ufukta gördüğüm yarışmacılar gittikçe yaklaşıyor. Ben ise vitesimi arttırıyorum. Özellikle o ufak yokuşlar çok belirleyici oluyor. 

Son 3.5 km neredeyse full iniş. Artık kopmak gerekiyor. Çamur her ne kadar tedirgin etse de, en kötü düşeceksin diye kendimi ikna ederek artık neyim var neyim yoksa veriyorum. Göl görünüyor önce, sonra gölün kenarına, başladığımız yere geliyoruz. Performansımdan mutlu bir şekilde yarışı bitiriyorum.

Parkur, İstanbul'a oldukça yakın bir parkur. İnişi çıkışı neredeyse bir yol yarışı kadar. Bu yüzden bence her seviyeden koşucu için gayet yarışılası bir yarış Gebze. Doğa ise oldukça güzel. içeri girdikçe yeşilin içinde kayboluyorsunuz. Çamur bu yıla özeldi ama keşke her yıl bu denli çamurlu olsa.

Yarış ve parkurun dışına çıkacak olursak:

1. Zorunlu malzeme kontrolü: evet, sağlık raporu dahil, birçok malzeme zorunlu malzeme listesinde değildi. Bunun yanısıra zorunlu malzeme kontrolü de yapılmadı. İki yönlü itiraz var: 

Yarış güvenliği konusunda ben apayrı düşünüyorum. Bence hiç zorunlu malzeme olmamalı. Yanlış malzeme seçimimden dolayı canıma ya da vücut bütünlüğüme zarar gelirse bu benim sorumluluğumda olmalı. Bunun aksini düşüneni de anlıyorum. Avrupa ve Türkiye'de böyle bir liberal sistem de olmadığını gözönünde bulundurursak malzeme listesi yetersizdi ve kontrolleri yapılmadı. Bir de üstüne yarışmacıların zorunlu malzemeleriyle gelmeseler de diskalifiye edilmeyecekleri söylendi. Bu noktadan sonra zorunlu malzemenin çoğu kişi tarafından uygulanmayacağı belliydi.

İkinci husus ise, bazı kişiler bu durumun haksız rekabet yarattığını söylüyor. Bu yarışın zorunlu malzemeleri özelinde bu eleştiriye katılmıyorum. Kafa fenerini taşımamak, bence kimseyi 14.lükten 3.lüğe taşımaz. Neticede bir baton değil.

2. Yarışmacılar: (hızlıca geçeceğim) 

Yardım isteyene yardım edilir. Derede zorlanan birisini görünce onu yukarı çekersiniz. Yanından duymaza yatıp geçmek güzel bir davranış değil. 

Single trackte rakibiniz sizi geçmeye çalışacak bir açıklık bulduğunda o açığı kapatmaya çalışmamalısınız, bu bir araba yarışı değil. 

Organizasyonun verdiği suyu elinizde taşıyıp sonra paketini hiçliğin ortasına atamazsınız. 

Bu bir "fell race" değil. Sürekli kestirme yapmak istiyorsanız starttan hiç çıkmayarak finishe ulaşabilirsiniz.

3. CPlere su gitmemesi: bu gerçekten garip olmuş. 

Organizasyon sonrası organizasyon bu yaşanan aksaklıklar hakkında gayet olgun bir şekilde açıklama yaptı. Bence bu bir iyi niyet göstergesidir. Yıllar geçtikçe daha iyi bir organizasyonun ortaya çıkacağını umuyorum. Ben beğendim. Fırsatım olursa ilerideki yıllarda da katılırım.

Pek hastası olduğum rampaları göremesem de, yeşile, doğaya, çamura, suya ve tezeğe doyduğumuz güzel bir yarış oldu.

Not: BU yarışta iki elde matara denedim, çok keyif vericiydi. Belki biraz daha uzun olsa rahatsızlık verebilirdi. Kemere göre kesinlikle daha iyi bir alternatif.

2.15.20 Genel 13/ Yaş 5  

3 yorum:

  1. merhaba derecenizi nasıl öğrenebildiniz, yayınlandımı teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. http://results.splittime.nl/results/ShowEvent.aspx?EventID=650&fbclid=PAAaa74_OCmLl5EJMr6OPAuW7oSocuIFUonrWe6RvNVVumzTkf3Dn1E6ojjpE

    buradan bakabilirsiniz

    YanıtlaSil

Kutupayısı Sapanca Ultra - SMT 40k

 Geçtiğimiz sene ilk kez katıldığım Sapanca Ultra'ya bu sene katılırken, kendimi aynı yarışta sınayabileceğim bir yarış olması, İstanbul...